Bu program, ulusal ve küresel gerçeklerin doğru analiz edilerek, Türkiye’nin dünyada lider olması için hazırlanmış tarihi bir belgedir. Programımızla, kurucu iradeden gelen çağdaş cumhuriyet ve ulus devlet ilkeleri esas alınarak, yeni bir ulusal dirilişin reçetesi hazırlanmıştır. Biz, bu ülkeyi ağır koşullara mahkûm eden iktidar ve onu koltuk değnekliği göreviyle 18 yıl ayakta tutan muhalefetin artık ülkemizin sorunlarına çözüm olacağına inanmıyoruz. Bu bakımdan, partimiz yeni bir uyanışın, dirilişin, atılımın ve toparlanmanın adresi olacaktır.
- Amacımız, iktidar olmak ve tam teşekküllü demokrasi tesis ederek tek adam yönetimi ile onun yarattığı tahribata son vermektir.
Türkiye, iktidarımızda yerkürede özgürlüğün, adaletin, üretimin, ekonomik zenginliğin, refahın, eşitliğin, huzurun, diplomasinin, bilimin, sanatın, kültürün ve dijital teknolojinin yeni merkezi olacaktır.
- Rehberimizbilimdir.
- Mücadelemiz, cehalete ve sefalete karşı verilecektir.
- Partimizde yer alacakların;
- Yüce Atatürk’le,
- Türkiye Cumhuriyeti Devletinin Bayrağıyla,
- Türk Milletiyle,
- Üniter yapımızla bir sorunu olmayacaktır.
- Din, inanç, mezhep, etnik veya kültürel farklılıklarımıza saygılı olacak ve bunları siyasi malzeme yapmayacak, her türlü terör ve şiddete karşı olacaktır.
- Bu ilkeleri kabul eden her kesimin ortak adresiyiz.
Partimiz, bir tercihten değil, halkımızın ortak beklentisi ve ihtiyacından dolayı kurulmuştur. Bu bakımdan, sıradan bir görev ve misyon üstlenmeyecektir. Mevcut olağanüstü şartların gerektirdiği köklü ve dönüştürücü bir misyonu yerine getirecektir. Bu anlayıştan hareketle, programımızda yer verilen öneriler klasik bir seçimdeoy devşirmenin ötesinde hedefler gözeterek, halkımızı güncel ihtiyaçlarına cevapverecek şekilde planlanmıştır. Hedefimiz, 1938’de kesintiye uğrayan Yüce Atatürk’ün başlattığı modern ve güçlü bir toplum ile güçlü bir milli devlet yapılanmasına vücut vermektir.
- Yüce Atatürk’ün 1919’da başlattığı milli mücadelenin 101. yılında kurulan Partimiz,
- Tek adam yönetimine karşı milli iradeyi ve kurumsal demokrasiyi,
- Ben değil biz demeyi,
- Baskı ve zulme karşı cesaret ve özgürlüğü,
- Haksızlık ve hukuksuzluğa karşı adaleti,
- Alt kimlik siyasetine karşı TürkMilletinin birliğini ve bütünlüğünü,
- Farklılıklarımızıkültürel zenginliğe dönüştürmeyi,
- Nefret diline karşı sevgi ve hoşgörüyü,
- Yandaşlık ve ayrımcılığa karşı vatandaşlarımızın fırsat eşitliğini,
- Biat kültürüne karşı sorgulamayı,
- Azınlığın saltanatına ve devletin aile şirketi gibi yönetilmesine karşı ülkemizin ve Türk Milletinin hak ve menfaatlerini korumayı,
- Yandaşlara rant sağlama aracına dönüşen ithalata karşı ihracatı,
- Verimsiz/plansız borçlanmaya karşı bütçe disiplinini,
- Savurganlığave israfa karşı tasarrufu,
- Plansızlığa karşı planlamayı,
- Tüketime değil üretime yatırım yapmayı,
- Yolsuzluk, rüşvet ve adam kayırmaya karşı şeffaflığı, liyakati ve denetimiilke edinmiştir.
Yakın zaman içinde rejim kökten değişmiş, halkımız ayrıştırılmış, fakirleştirilmiş, özgürlüğü elinden alınmış ve demokrasimiz ağır bir darbe almıştır. Türk Milleti alt kimliklere bölünmüş, halkı birleştireceği iddiasında olan siyasi partiler bile alt kimlik siyasetiyle toplumu ayrıştırmış ve kavgalı hale getirmiştir. Bugün ne devletin adaletinden, demokratik karakterinden ve kurumsallığından, ne de bir avuç azınlık dışında halkımızın zenginliğinden, özgürlüğünden ve bütünlüğünden söz edilebilir. Cumhuriyetimizin birçok ekonomik değerleri tek tek yabancılara ve yandaşlara peşkeş çekilmiş ve halen çekilmektedir. Milyonlarca işsizler ordusu, yüzbinlerce atanamayan öğretmen, geleceği konusunda umutsuz milyonlarca genç, kredi borcunu ödeyemeyen milyonlarca vatandaş, iflas eden sayısız şirket, yüksek vergi ve zamların altında ezilen milyonlarca insan, açlık sınırının altında yaşayan 10 milyondan fazla emekli ve çalışan, yoksulluk sınırının altında yaşayan insanlar sorunlarına çözüm beklerken, kamu kaynaklarının bencilce ve şahsi çıkarlar için saçıp savurulması ve sorunların çözümüne kayıtsız kalması asla kabul edilmeyecek düzensizliklerdir.
- Bu düzen adaletsizdir ve baştan aşağı değiştirilecektir.
Türkiye, jeostratejik konumu, doğal ve insan kaynakları açısından bir hazinenin üzerine oturmuş olmasına rağmen, içinde bulunduğu mevcut yapısıyla maalesef büyük potansiyeliyle eşdeğer bir üretim yapamamakta, gençlerine güzel bir gelecek hazırlayamamakta, teknoloji üretememekte, dijitalleşme çağının gereğini yapamamakta, kaynak ve insan kitlesinin envanterini dahi bilmemekte ve yönetememektedir. Bu durum ise, Türkiye’yi iç ve dış borç sarmalına boğmakta, iğneden ipliğe ithalatçı politikalara mahkûm kılmaktadır. Hal böyle olunca; ülke, tarımdan tutunda, teknoloji, gıda, ilaç, araç, enerji, sanayi gibibirçok alandaithalatçı bir ülke sınıfına sokulmuştur.
Bu yüzyıl ARGE’ye yatırım yapan, yüksek teknolojiyi, ilacı, iletişimi, enerjiyi, gıdayı ve silahı elindebulunduranlarındünyaya hükmedecekleri bir yüzyıl olacaktır. Ne yazık ki ne hükümet ne de muhalefet bu durumun ciddiyetinin farkındadahi değildir. Diğer yandan, yolsuzluk, yoksulluk, adam kayırma, eşitsizlik, ayrımcılık, liyakatsizlik, denetimsizlik ve adaletsizlik hiçbir dönemle kıyaslanamayacak kadar yaygınlaşmış ve sıradan hale dönüşmüştür. Şeffaflık ve hesap verme tarih olmuştur. Güçlüler, güçsüzleri ezmekte, sosyal barış ve adalet iyice yok olmaktadır. İktidar ve muhalefette yer alan partiler, ülkemizin ve halkımızın gerçek gündeminden uzak, faydasız tartışmalarla milleti oyalamaktadırlar.
- İktidar ve muhalefet birbirininkarbon kopyasıdır.
Siyasette koltuk ve rant kavgası, ülke ve millet için verilen kavganın önüne geçmiştir. Kin ve nefret dili ile yalan ve iftira, siyaset kültürü haline dönüşmüştür. Halkı doğru bilgilendirmesi ve iktidarın faaliyetlerini denetlemesi gereken demokrasinin dördüncü gücü olan medya görevini yap(a)mamaktadır. Gelinen aşamada ne iktidar ne de muhalefet ülkemizi içine sürüklendiği çıkmazdan kurtarabilecek bir vizyona sahip değildir. Artık sözün bittiği noktadayız. Geçmişimize, maneviyatımıza, tarihimize ve Yüce Atatürk’ün manevi mirasına ve ideallerine aykırı olan bu durumun sürdürülmesi mümkün değildir. Herkesin düşündüğü ama cesaret edip söyleyemediği konuları hep birlikte çözme zamanı gelmiştir.Köklü değişiklikler yaparak modern, demokratik, güçlü ve güvenli Türkiye’nin inşasımümkündür. Halkımızın ihtiyaç ve özlem duyduğu da budur.
O nedenle Partimiz, ülkesi ve milleti için canını feda edeceklerin, cesur yüreklilerin ve yurtseverlik damarı şaha kalkmış vatanseverlerin partisidir. Partimiz, bundan böyle vatandaşlarımızın ortak sesi ve milli irademizin simgesidir. Partimiz, Çanakkale ve Kuvayı Milliyeruhunun bugünkü temsilcisi, tam bağımsız milli bir çıkıştır. Partimiz, şahsi ve parti yandaşlarının çıkarları için değil, bütün vatandaşlarımızın ve Türkiye Cumhuriyeti Devleti’nin çıkarı ve selameti için yola çıkmıştır. Bu oluşum, halkımızı ortak bir ideal etrafında birleştirerek, devrim niteliğinde, yeni bir vizyonla partileşmiştir.
Amacımız; muhalefette kalmak değil ilk seçimde iktidar olmaktır.